IGUSABDER Sayı 3, Aralık 2017 / IGUSABDER Issue 3, December 2017

Bu koleksiyon için kalıcı URI

İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi / Istanbul Gelisim Universitesi Journal of Health Sciences

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi (IGUSABDER) Sayı 3, Aralık 2017
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017) Barut, Abdullah Yüksel
    Merhaba, Dergimizin üçüncü sayısını çıkarmaktan ve birinci yılımızı tamamlamaktan duyduğumuz mutluluğu sizler ile paylaşmak istiyorum. Çünkü yayın kurulunda yer alan çalışma arkadaşlarımın, Dergimiz hakemlerinin ve siz yazarların katkıları bu sürecin başarı ile gerçekleşmesinde büyük desteği oldu, hepinize çok teşekkür ediyorum. 21.11.2017 tarihinden geçerli olmak üzere Dergimiz “Türkiye Atıf Dizini” kapsamına alınmıştır. Eğitim öğretime başlanılan ilk günden beri Kalite Güvence Sistemine uygun yapılanmaya özen gösteren Yüksekokulumuzda, Dergimiz yayın sürecinin de bu sisteme uygun olarak sürdürülmesine özen gösterilmektedir, bu süreçte emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Diğer dergi tarama alanlarında yer almak için ise çalışmalarımız sürece uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Yaşamda önemli olan yaşıyorken, hiçbir olgu için asla geç olmadığına inanmaktır. Bu inançla, Dergimize göndermek için hazırladığınız ya da hazırlayacağınız araştırma makaleleriniz, olgu sunumlarınız, derlemeleriniz okurlarımıza daha geç kalmadan ulaşacak, onların çalışma ve araştırmalarına katkı sağlayacaktır. Yeni yılda yaşamınızın renklerinin çiçekler, ömrünüzün toprak gibi olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. Hoşçakalın. Yrd. Doç. Dr. A. Yüksel BARUT Editör
  • Öğe
    İnsanlarda Zika Virüsü Enfeksiyonları ve Korunma
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Çalman, Fulya; Öztürkcan, S. Arda; Karahan, Mesut
    Zika virüsü ilk olarak 1947 yılında Uganda ormanlarında yaşayan Rhesus maymunundan izole edilmiştir. İnsanda ilk Zika virüs enfeksiyonu 1954 yılında Nijerya’da bildirilmiştir. Virüs artropod kökenli (arbovirüs) bir virüs olup Falaviviridae ailesinde yer alan Flavivirüs genusunda bulunan bir virüs’dür. Bulaşma çoğunlukla Culicidae ailesinde yer alan Aedes cinsi sivrisineklerle olmaktadır. Sivrisinek haricinde insan dışı primatlar ve kemirgenler de rezervuar olarak kaynak olabilmektedir. Çoğunlukla belirtiler ateş, baş ağrısı, yorgunluk ve kutanöz döküntü şeklindedir. Hastalık, sivrisinek ısırığından 3 ila 12 günlük bir kuluçka süresinden sonra oluşmaktadır. 2007 yılına kadar, Afrika ve Asya’da bulunan birçok ülkeden Zika virüsünden kaynaklı olan vakalar bildirilmiş olsa da 2007 yılında Mikronezya’da bir salgın ortaya çıkmıştır. 2015 yılında Brezilya’dan bildirilen Zika virüsü hastaları ve hastalıkla bağlantısı olabilecek komplikasyonları özellikle mikrosefali (yeni doğanlarda kafatası küçülmesi) doğum oranı artışları sebebiyle önemli bir tehdit olarak çıkmıştır. Bu durum, Zika virüsünün özellikle yeni doğan bebekler üzerinde etkili olmasına ve ciddi endişeler yaratmasına sebep olmuştur. Ayrıca Zika virüsünün etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen Guillain-Barre Sendromu periferik bir sinir sistemi rahatsızlığı olup enfeksiyonla ilgili gelişen sıkıntıları artırmıştır. Milyonlarca insan geçmişten 2015 yılının bitimine kadar Zika virüsü tarafından etkilenmiştir. Zika virüsü hastalığı hafif seyirli etki etmesiyle beraber spesifik tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Zika virüsü ile oluşan enfeksiyonlardan korunmaya yönelik henüz bir aşı bulunmamaktadır. Bu derlemede, Zika virüsünün yapısı, virüsün bulaşma yolları, enfeksiyonun epidemiyolojisi, patogenezi, tanısı, klinik özellikleri, alternatif tedavi yöntemleri, varsa mevcut aşılar ve korunma yolları hakkında bilgiler verilmiştir.
  • Öğe
    Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Sosyal Hizmet
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Lofti, Sayra; Başcıllar, Mehmet
    Sosyal hizmet meslek ve disiplini bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içerisinde olmasını amaçlarken, odağına en nihayetinde insanı koymaktadır. Önemli bir psikolojik sorun olan Travma Sonrası Stres Bozukluğu, bireyin iyi olma haline bireyin iyi olma haline zarar vermekte ve sosyal yaşama başka problemler ekleyebilmektedir. Tam da bu düzlemde bilgi, beceri ve değer temelleri üzerinde yükselen sosyal hizmet mesleğinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Bu çalışmada TSSB’nin doğuşuna ve literatürdeki serüvenine yer verilmekte ve TSSB tanısı almış müracaatçılar ile sosyal hizmetin buluşması sosyal hizmet araştırmaları ışığında tartışmaktadır.
  • Öğe
    Hemşirelik Öğrencilerinin Hemşirelik Uygulamalarında Bilgisayar Kullanımına İlişkin Görüşlerinin Belirlenmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Karaman, Funda; Genç, Aslı
    Amaç: Bu araştırma, Hemşirelik Bölümü öğrencilerinin hemşirelik uygulamalarında bilgisayar kullanımına ilişkin görüşlerinin belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Yöntem: Araştırmanın evrenini, İstanbul’da bulunan özel bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü’nde öğrenim gören 254 öğrenci oluşturdu. Araştırmada örneklem seçimine gidilmeksizin çalışmaya katılmayı kabul eden 206 öğrenci çalışma kapsamına alındı. Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından hazırlanmış anket formu kullanılarak toplandı. Verilerin özetlenmesinde tanımlayıcı istatistikler (aritmetik ortalama±standart sapma, frekans ve yüzde değerleri) kullanıldı. Bulgular: Öğrencilerin yarısından fazlası hemşirelik alanında bilgisayar kullanımının, bakımı bireyselleştirerek bakımın kalitesini iyileştirdiğini, hemşirelik kayıtlarını kolay ulaşılabilir kıldığını ve hemşirelik sürecini desteklediğini belirtti. Aynı zamanda hasta verilerinin kaydedilmesinde zaman kazandırdığı ve böylece hasta ile iletişime daha fazla zaman ayrılabildiği, kâğıt işlerini büyük ölçüde azalttığı, hasta eğitimleri ve hizmet içi eğitimlerde büyük katkı sağladığı görüşlerini destekledikleri saptandı. Ayrıca öğrencilerin yarısının bilgisayar kullanımının hasta güvenliğini arttırdığı ve ilaç hatalarını önlediği görüşlerini destekledikleri bulundu. Sonuç: Bu bulgular doğrultusunda hemşirelik mesleğine başlayacak adayların, klinikte bilgisayar kullanımının gerekliliği ile ilgili olumlu görüşte olduğu, temel bilgisayar kullanımının dışında, hızla gelişen ve değişen sağlık bilişimi konusunda mesleğe başlamadan önce ve başladıktan sonra bu konuda özelleşmiş eğitimler ile desteklenmeleri gerektiği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Basketbol Kulüplerindeki Kız ve Erkek Öğrencilerin Beslenme Durumları ve Arasındaki Farklar
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Özkarabulut, Ayşe Huri; Yürek, Merve Aslıhan
    Amaç: Araştırma, adölesan dönem basketbolcularda kız ve erkeklerin beslenme durumlarını saptamak, beslenme alışkanlıklarını, birbirleri arasındaki farklılıkları belirlemek ve sağlıklı büyüme ve gelişmeyi sağlamak için sporla birlikte sağlıklı beslenme alışkanlığını da kazandırmak üzere önerilerin belirlenmesi amacıyla planlanıp yürütülmüştür. Yöntem: Bu çalışma Sakarya ilindeki toplam 36 okula ait basketbol kulüplerindeki, 11-17 yaş aralığındaki 46 kız 66 erkek basketbolcu olmak üzere toplam 112 öğrenci üzerinde 01.12.2016 ile 20.02.2017 tarihleri arasında yapılmıştır. Veri toplama formları ile sporcuların besin seçimleri, beslenme bilgi düzeyleri, antropometrik ölçümleri dolayısıyla büyüme ve gelişmedeki yerleri ve beslenme durumları sorgulanmış ve cinsiyete göre karşılaştırılmıştır. Verilerin analizi SPSS 23 programı ile yapılmış ve %95 güven düzeyi ile çalışılmıştır. Çalışmada parametrik test tekniklerinden t testi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma bulgularına göre kız ve erkek adölesan basketbolcuların beslenme durumları irdelendiğinde; yumurta, et, beyaz ekmek tüketim miktarlarında, besin tercihlerinde farklılık görülmektedir. Örneğin kız basketbolcular daha çok sebze, meyve ve tam tahıllı ekmek tüketmeyi tercih ederken erkek basketbolcular et, yumurta ve beyaz ekmeği tercih etmektedirler. Araştırmaya katılan sporcuların çoğunluğunun percentil değerleri normal aralıktadır. Az sayıda malnütre ve obez sporcuların olduğu görülmüştür. Spor yapma nedeni sorgulandığında zayıflama amaçlı olmadığı, sevdikleri için spor yaptıkları ifade edilmiştir. Sonuç: Araştırma sonucuna görekız ve erkek basketbolcuların sporda beslenme bilgileri çok kısıtlıdır. Bilgi düzeylerinin artırılması için sporculara, ailelerine ve antrenörlerine beslenme eğitimi verilmelidir.
  • Öğe
    Bir Aile Sağlığı Merkezine Başvuran Bireylerin Genel Sağlık Anketine Göre Ruhsal Durumlarının Değerlendirilmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Elkin, Nurten; Barut, Abdullah Yüksel
    Amaç: Araştırma, İstanbul’un bir ilçesinde hizmet veren aile sağlığı merkezine başvuran bireylerin ruhsal sağlık durumlarının değerlendirilmesi amacıyla planlanmış ve uygulanmıştır. Yöntem: Araştırmaya aile sağlığı merkezine herhangi bir hizmet almak amacıyla başvuran ve çalışmaya katılmayı kabul eden 163 kişi katılmıştır. Veriler, 01-31.03.2016 tarihleri arasında katılımcıların sosyodemografik özelliklerini içeren kişisel bilgi formu ve Genel Sağlık Anketi kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma öncesinde kişilerden sözel onam alınmıştır. Verilerin analizi, SPSS paket programında tanımlayıcı istatistikler, T Testi, Tek yönlü Varyans Analizi ile yapılmıştır. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalamasının 43,57±14,87 (Min=18 Max=88) olduğu, %69,9’ unun kadın, yarısından fazlasının %77,9’nun bekâr, %39,2’sinin ilköğretim mezunu olduğu, %59,5’inin çalışmadığı, %81,6’sının çekirdek aile yapısına sahip olduğu, %64,4’ünün gelirinin giderine eşit olduğu ve %28,2’sinin çocuk sayısının 2 olduğu saptanmıştır. Çalışmaya katılanların genel sağlık anketi puan ortalaması 4,60±3,32 (Min=0.00 Max=12.00) bulunmuş olup; yaşı, medeni durumu, anne eğitim durumu, kronik hastalık durumu, sürekli ilaç kullanma durumu, ameliyat olma durumu ve sağlık durumu algısı ile genel sağlık anketi puan ortalamaları arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05). Sonuç: Çalışmamızda kullanılan Genel Sağlık Anketi ile yapılacak taramaların ruhsal hastalıkların erken teşhis ve tedavisi açısından önemli olduğu göz önüne alındığında risk faktörlerinin belirlenmesinde büyük bir rol oynayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Acil ve Yoğun Bakım Servislerinde Çalışan Hemşirelerin Temel ve İleri Kardiyak Yaşam Desteğine İlişkin Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Örsal, Özlem; Mert Boğa, Selda; Kersu, Özlem
    Amaç: Bu çalışma, acil/ yoğun bakım (YB) hemşirelerinin yetişkinlere uygulanan temel yaşam desteği (TYD) ve ileri kardiyak yaşam desteği (İKYD) konusunda bilgi düzeylerini değerlendirmek amacıyla 78 hemşire ile Mayıs-2008 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Tanımlayıcı nitelikte olan araştırmanın verileri, hemşirelerin bazı sosyodemografik özellikleri ile güncel TYD ve İKYD sorularını içeren anket formuyla toplanmıştır. Veriler SPSS 16.0 programında yüzdelik, ortalama ve t-testi kullanılarak analiz edilmiş; p<0.05 olan değerler anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmamızda hemşirelerin %82.1’i TYD ve İKYD eğitimi aldığını, %17.9’u ise almadığını ve %87.2’si çalışma hayatı boyunca TYD ve İKYD uyguladığını belirtmiştir. Hemşirelerin toplam 17 puan üzerinden TYD bilgi puanı (BP) ortalaması 6.37±2.5, İKYD BP ortalaması 2.20±0.6 ve genel BP ortalaması 8.57±2.7 olarak bulunmuştur. Hemşirelerin hiçbiri TYD’de de öncelik sıralamasını doğru bir şekilde yapamamıştır. Ancak İKYD sıralamasında kullanılan ilaçların maksimum dozlarını hemşirelerin hepsi doğru olarak yanıtlamıştır. Sonuç: Araştırma sonucunda acil/YB hemşirelerinin TYD ve İKYD konusunda yeterli bilgilerinin olmadığı saptanmıştır.
  • Öğe
    Konjenital Kalp Cerrahisi Operasyonu Sonrası Uzamış Mekanik Ventilasyona Sebep Olan Hipotiroidizm
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Öztürk, Erkut; Tanıdır, İbrahim Cansaran; Ergül, Yakup; Güzeltaş, Alper
    Amaç: Bu çalışmada pediatrik kardiyak operasyon sonrası uzamış mekanik ventilasyon desteği gereksinimi olan olgularda hipotiroidizmin insidansı ve olası etkileri değerlendirilmiştir. Yöntem: Çalışmaya 1 Eylül 2014 - 1 Eylül 2015 tarihleri arasında pediatrik kardiyak cerrahi yoğun bakım ünitesinde yatan, potoperatif dönemde uzamış mekanik ventilatör gereksinimi (> 7 gün) gelişen ve neden olarak hipotiroidi saptanmış olgular alındı. Olguların demografik verileri, kardiyak tanıları ve ek patolojileri belirlendi. Bulgular: Bu dönemde 430 pediatrik kalp cerrahisi operasyonu yapılmış ve 6 olguda (%1,4) hipotiriodizm saptanmıştır. Dört olgu kız (%66) idi. Olguların ortalama yaş 4,8 ±4,1 (aralık 1-12) ay, ortalama ağırlık 5,6±2,4(3-9) kg idi. Olguların 3’ü komplet atrioventriküler septal defekt, 1’i ventriküler septal defekt, 1’i büyük arterlerin transpozisyonu ve 1’i hipoplastik sol kalp sendromu tanılıydı. Üç olguda ayrıca genetik olarak Down Sendromu mevcuttu. Tüm olgularda TSH > 50 µIU/ml iken dört olguda TSH > 100 µIU/ml ve tüm olgularda fT4 < 0,3 ng/dl idi. Oral L-thyroxine 10 µg/kg/gün tedavisi sonrası ortalama 8 gün (4-12 gün) sonra TSH ve fT4 normal düzeye gelmişti. Olguların 5’i (%83) L-thyroxine tedavisi sonrası ortalama 4 gün sonra ekstübe edilip taburcu edildi. Hipoplastik sol kalp sendromlu olgu tedaviye rağmen ekstübe edilemedi ve sepsis nedeniyle kaybedildi. Sonuç: Kardiyak cerrahi sonrası pediatrik olgulardaki uzamış entübasyon durumunda tedavi edilebilen bir durum olan hipotiroidizm varlığı araştırılmalıdır.
  • Öğe
    Koroner Kalp Hastası Erkeklerde SHBG Geni (TAAAA)n Pentanükleotid Tekrar Sayılarının Serum SHBG ve Lipid Düzeyleri Üzerine Etkisi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Kurnaz Gömleksiz, Özlem; Akadam Teker, Başak; Buğra, Zehra; Ömer, Beyhan; Yılmaz Aydoğan, Hülya
    Amaç: Yüksek yoğunluklu lipoprotein-kolesterol (HDL-K) seviyelerinin önemli düzenleyicilerinden biri cinsiyet hormonlarıdır. Cinsiyet hormon bağlayıcı globülin (SHBG), biyoaktif serbest cinsiyet hormonlarını belirleyen bir faktördür. Serum SHBG konsantrasyonu HDL-K düzeyleri ile pozitif ilişkilidir ve kısmen genetik kontrol altındadır. İnsan SHBG geninin 5’ promotöründe bir Alu dizisi içinde (TAAAA)n pentanükleotid tekrar polimorfizmi (rs35785886) tanımlanmıştır. Tekrar sayısı ve serum SHBG konsantrasyonları arasında korelasyon olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada koroner kalp hastalığı (KKH) olan Türk erkeklerinde SHBG geni pentanükleotid (TAAAA)n tekrar polimorfizminin serum SHBG proteini ve HDL-K düzeyleriyle ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: SHBG geni (TAAAA)n pentanükleotid tekrar polimorfizmi 75 KKH erkek ve 50 sağlıklı erkekte polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) sonrası Poliakrilamid jel elektroforezi yöntemiyle belirlenmiştir. Serum SHBG düzeyleri Elektrokemilüminesan metoduyla ölçülmüştür. Bulgular: Kontrol grubunda 6 TAAAA tekrar allel frekansı KKH grubuna göre yüksektir (p=0,002 GR:0,293 (%95 GA= 0,133-0,649)). Kontrol grubunda 6 tekrar alleli taşımayanlarda serum trigliserid düzeyi 6 tekrar taşıyanlara göre yüksek gözlenmiştir (p=0,048). Kısa tekrar allellerini (? 8 tekrar) taşıyan kontrollerde serum SHBG düzeyi yüksek iken (p=0,006), hasta grubunda 6 tekrar taşıyan bireylerde serum SHBG düzeyi yüksektir (p=0,027). 8 tekrar alleli olan hastalarda 8 tekrar alleli bulunmayanlara göre HDL-K/LDL-K oranı (p=0,027) ve sistolik kan basıncı (p=0,008) düzeyleri düşük gözlenmiştir. KKH grubunda uzun tekrar alleli taşıyanlarda sigara etkisiyle birlikte serum SHBG seviyelerinde anlamlı bir düşüş belirlenmiştir (p=0,024). Sonuç: KKH grubunda SHBG (TAAAA) 6 tekrar alleli ve kontrollerde ise kısa tekrarlar (? 8 tekrar) yüksek SHBG düzeyleriyle kayda değer bir ilişki içindedir. KKH grubumuzda SHBG düzeyleriyle HDL-K düzeyleri arasında pozitif ilişki bulunmuştur ve bu ilişkinin SHBG (TAAAA)n polimorfizminden ve tekrar sayısının sigara kullanımı ile birlikte olan etkisinden etkilenebileceği düşünülmüştür.